Haftalık Creative Barista

☕️Dikkat! Bu bültende rüyalarınız videoya dönüştüren teknoloji bulunmaktadır.
Bu hafta kahveye topping niyetine her zamanki gibi biraz yapay zekâ, biraz da LEGO kattık. Başlamadan bir yudum alalım, çünkü bu bültende gerçek dünya kadar rüyalarına da iniyoruz.
🎙️ Konuşmalarınız Kayıt Altına Alınmaktadır!
Klemen Simonic, Facebook’ta konuşma teknolojileri üzerinde çalışmış bir mühendis; Ambroz Bizjak ise sistem mimarisi konusunda uzman. Bu ikili, ses verisinin sadece bir gürültü değil, bilgiye açılan bir kapı olduğuna inanarak 2020’de Soniox’u yarattılar.
Bugün Soniox, Kaliforniya Foster City’deki merkez ofisinde konuşma tanıma teknolojisi ve yapay zekâ destekli konuşma analizi alanında yepyeni bir sayfa açmaya çalışıyor. Klasik çözümlerle yetinmiyor: geliştirdikleri konuşma tanıma sistemi, yalnızca kelimeleri yakalamakla kalmıyor, aynı zamanda konuşmacı tanıma (speaker identification) özelliğiyle kim konuşuyor onu da ayırt edebiliyor. Üstelik bu işlem saniyeler içinde, canlı veya kayıttan fark etmeksizin gerçekleşiyor.
Soniox’un altyapısı, ses verisi güvenliği ve gizlilik konularında da iddialı. Özellikle sağlık sektörü için güvenli konuşma analizi arayan markalar için biçilmiş kaftan. Ayrıca, marka terminolojisini algılayan konuşma sistemleri sayesinde marka isimleri, medikal terimler veya iç jargonlar da gayet başarılı şekilde tanınabiliyor.
Ama asıl sihirli tarafı: çok dilli konuşma tanıma yeteneği. 60’tan fazla dili destekleyen Soniox, hem orijinal transkripti hem de anlık çeviri çözümleri ile eş zamanlı olarak sunabiliyor. Canlı yayın yaparken gerçek zamanlı konuşma transkripsiyonu ve anında çeviri almak mı? Evet, mümkün.
Kısacası Soniox, sadece konuşmayı yazıya döken bir araç değil; canlı yayın altyazı teknolojisi, toplantı notu otomasyonu ve global iletişim çözümleri için güçlü bir yapay zekâ destekli yardımcıya dönüşmüş durumda.
Markalar için neden önemli?
- Canlı yayınlarda altyazı, çok dilli içerik ve müşteri hizmetlerinde hız sağlıyor.
- Özel terminoloji tanıma, doğru ve güçlü marka temsili sunuyor.
- Veriye dayalı arama ile toplantı notlarını oluşturmak veya bulmak işi tarihe karışıyor.
- API konuşma entegrasyonu sayesinde her sisteme kolayca bağlanabiliyor; böylece iş dublaja kadar genişletilebiliyor.
### 💤 Rüyalarını Anlatan O Arkadaş Yaşadı: Dream Recorder
Hollandalı stüdyo Modem’in geliştirdiği Dream Recorder, sabah uyandığında anlattığın rüyaları bulanık, izlenimsel ama bir o kadar da büyüleyici yapay zekâ videolarına dönüştüren bir rüya kaydı cihazı. Kullanımı son derece basit: sabah kalkıyorsun, cihazın üzerindeki butona basıyor ve rüya kaydı olarak sesli anlatıyorsun. Sonrası tamamen yapay zekâ destekli video üretimi teknolojisine emanet.
Tasarımı ise en az işlevi kadar çarpıcı. Dream Recorder, teknoloji ürünü gibi görünmeyen akıllı cihaz yaklaşımıyla, “sakin teknoloji” felsefesini benimsemiş. Ne ekran var, ne parlak ışık; yalnızca loş bir parıltı yayıyor ve bir IKEA aksesuarı gibi komodinde duruyor. Mark Hinch, Ben Levinas, Joe Tsao ve illüstratör Alexis Jamet’in katkılarıyla geliştirilen bu cihaz, kullanıcının günlük hayatına zarifçe entegre olmayı amaçlıyor ve kişisel teknoloji deneyimi sunuyor.
Jamet’in puslu, analog ve grenli çizimleri, cihazın yapay zekâ eğitim sürecinde kullanılmış. Bu yüzden cihazın görsel dili sıradan değil: analog, biraz puslu, oldukça rüya gibi bir video deneyimi sunuyor. FFmpeg ile yapılan post-prodüksiyon işlemleri de bu havayı tamamlıyor.
Dream Recorder, şimdiye kadar yapılmış en Black Mirror teknolojileri arasında gösterilebilir; çünkü rüyaları kayıt altına alıp görselleştirmek, insan zihninin en gizli alanlarına bile dokunuyor. Ayrıca rüya anlatma teknolojisi, kişilerin sabahları deneyimlerini paylaşma biçimini tamamen değiştiriyor ve rüya yorumlama teknolojisi olarak da dikkat çekiyor..
Markalar için neden önemli?
- Kişiselleştirilmiş deneyim trendiyle teknoloji artık kullanıcının iç dünyasına, duygularına ve hayallerine dokunuyor.
- Açık kaynaklı akıllı cihaz yaklaşımı sayesinde marka, topluluk katkılarıyla büyüme potansiyeline sahip.
- Yapay zekâ destekli kişiselleştirilmiş içerik üretimi, markalar için güçlü bir hikâye yaratma ve duygusal bağ kurma fırsatı sunuyor.
- Rüya videoları gibi özgün içeriklerin paylaşılması, markaların farklılaşmasına katkı sağlıyor.
🏁 LEGO Kupalı Formula 1 Sürprizi
İngiltere Grand Prix’sinde bu yıl klasik Formula 1 kupası geleneği bozuldu ve yerini rengârenk, özel tasarım LEGO kupaları aldı. Yarışı ilk üç sırada tamamlayan pilotlara, Danimarka’daki LEGO uzmanları tarafından tam 210 saatlik emekle hazırlanan bu LEGO kupa takdim edildi. En büyük kupa, tam 2.717 LEGO parçasından oluşuyor, 59 cm yüksekliğinde ve 2 kg’dan daha ağır!
Bu sürpriz, LEGO Formula 1 ortaklığı kapsamında şimdiye kadar yapılan en eğlenceli ve yaratıcı iş birliği olabilir. Yarışta podyuma ilk kez çıkan Nico Hülkenberg, kupasını kızıyla paylaşacağını ama yine de biraz altının fena olmayacağını söyleyerek herkesi güldürdü.
Pistteki rekabet kadar, bu LEGO koleksiyon parçası niteliğindeki kupaların sosyal medyadaki etkisi de çok büyük oldu. Piastri’nin “LEGO kupa aldım!” paylaşımı veya Hülkenberg’in gururlu pozu, kampanyayı hızlıca bir sosyal medya viral kampanya haline getirdi. Bu, yarış dünyasının ciddi havasına eğlenceli bir dokunuş getirerek LEGO’nun yaratıcılık çağrısını geniş bir kitleye ulaştırdı.
Markalar için neden önemli?
- Zıtlık etkisi yaratıyor. Ciddi Formula 1 sahnesinde, LEGO gibi eğlenceli ve samimi bir markanın varlığı dikkat çekici ve akılda kalıcı oluyor.
- Kupalar sosyal medyada viral olarak paylaşıldı ve markaya büyük görünürlük kazandırdı.
- Nostalji bağı kurarak, LEGO severlerin çocukluk anılarıyla duygusal bir bağ oluşturdu.
- Yaratıcı marka hikayesi sunuyor; podyum anları ve pilot tepkileriyle bolca konuşulacak içerik üretiyor.
- Yarış dünyasında marka iş birliği örneği olarak özgün bir konumlandırma sağlıyor.
Önümüzdeki hafta, bültenimizi de Ai ele geçirmezse tabii, yeni gündemle görüşmek üzere!